Pazartesi, Ekim 20, 2025
Ana SayfaYaşa Göre3-4 Yaş MasallarıBir Çiçeğin İlk Gülücüğü

Bir Çiçeğin İlk Gülücüğü

Doğanın kalbinde açan bir çiçeğin sevgiyle büyüyen masalsı yolculuğu.

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, dağların ardında, rüzgârın sevgiyle estiği, kuşların her sabah şarkı söylediği yemyeşil bir vadi varmış. Bu vadi öyle güzelleşmiş ki sanki gökyüzü bile onun üzerinde biraz daha maviymiş. İşte bu vadide, toprağın kalbinde gizli bir tohum varmış. Küçücük, minicik bir çiçek tohumu…

Tohum uzun zamandır toprağın sıcak kucağında dinlenirmiş. Baharın ilk ılık yağmurları toprağı yumuşatınca, güneş yüzünü gösterince o minik tohum uyanmış. Gözlerini açmamış henüz ama kalbinde bir kıpırtı başlamış. “Kim bilir,” demiş içinden, “yukarıda nasıl bir dünya var?”

Toprak anası ona şefkatle sarılmış.
— Daha erken, demiş, büyümek sabır ister. Her şey zamanında güzeldir.

Ama tohumun içinde bir merak, bir sevinç dalgası… Günler geçmiş, güneş her doğduğunda tohum biraz daha büyümüş. Köklerini aşağıya, minik gövdesini yukarıya uzatmaya başlamış. Ve bir sabah, ilk defa toprağı delip dışarı çıkmış.

O an…
O an gökyüzünü görmüş.
O an rüzgar yanaklarını okşamış.
Ve o an, bir çiçeğin ilk gülücüğü doğmuş dünyaya.

Adı Solinaymış bu çiçeğin. Minicik yapraklarında sabah çiği, incecik gövdesinde umut varmış. Kuşlar onun çevresinde uçuşmuş, arılar dans etmiş etrafında. Vadinin diğer çiçekleri onu sevgiyle karşılamış. Her biri farklı renklerde, farklı kokularda olsa da hepsi aynı kökten, aynı topraktan doğduklarını bilirmiş.

Ama Solina’nın kalbinde başka bir arzu varmış. O sadece büyümek değil, dünyayı tanımak istiyormuş.
— Bu vadinin dışı nasıl acaba? Dağların ardında neler var? Güneş başka topraklara nasıl doğar?

Diğer çiçekler gülümsemiş.
— Biz hep buradayız, demişler. Güneşi burada hisseder, yağmuru burada dinleriz.
Ama Solina susmuş. Rüzgârla fısıldaşmaya başlamış.

Rüzgâr ona uzak ormanları, denizleri, şehirleri anlatmış. Bir gün demiş ki:
— İstersen seni taşıyabilirim. Ama unutma, çiçekler kökleriyle yaşar. Kökünü bırakırsan, solarsın.

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir:  Küçük Murat’ın Misket Sevdası

Solina derin bir nefes almış. O an anlamış: Köklerinden kopmadan da dünyayı tanıyabilirmiş. O günden sonra her sabah güneşi selamlamış, her yağmurda yapraklarını sevinçle açmış. Rüzgârla gelen haberleri dinlemiş, kuşlardan uzakları öğrenmiş.

Bir sabah, vadinin içine ilk kez bir insan gelmiş. Minik bir çocuk, ayakkabısız, gözleri yıldız gibi parlak. Solina’ya yaklaşmış, diz çökmüş.
— Merhaba, demiş, ne kadar güzelsin!

Solina ürkmemiş. Çocuğun nefesi toprağınki gibi sıcakmış. Ellerini uzatmış, ama koparmamış. Sadece sevmiş.
— Seni her gün görmeye geleceğim, demiş çocuk.

Ve öyle de olmuş. Her sabah vadinin yolunu tutmuş. Solina’ya şarkılar söylemiş, masallar anlatmış. Solina, her gün biraz daha büyümüş, her gün biraz daha açmış yapraklarını. İçinde bir sevgi tomurcuğu filizlenmiş. Artık sadece güneşe değil, sevgiye de gülümsüyormuş.

Yıllar geçmiş, çocuk büyümüş. Vadiden ayrılmak zorunda kalmış. Ama bir gün, bir ressam olarak geri dönmüş. Yanında boyaları, tuvalleriyle… Vadideki Solina’yı hâlâ ayakta görünce gözleri dolmuş.
— Sen hâlâ buradasın…

Solina bir gülücük daha vermiş o gün. Ressam, onu fırçasıyla ölümsüzleştirmiş.
Ve böylece bir çiçeğin ilk gülücüğü, bir tuvalde sonsuza dek kalmış.

O vadi hâlâ oradaymış. Rüzgar hâlâ şarkılar söyler, kuşlar hâlâ uçar, çiçekler hâlâ açarmış.
Ama en parlak gülücük hep Solina’nın gülücüğüymüş.


Masal da burada biter, gülüşler Solina’dan size geçer. 🌸

Daha fazla uyku masalı okumak için tıklayın: Uyku Masalları

Benzer Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz