Perşembe, Eylül 18, 2025
Ana SayfaYaşa Göre11+ Yaş MasallarıUyuyan Ağaçların Sırrı

Uyuyan Ağaçların Sırrı

Doğanın kalbini uyandıran cesur bir kızın masalsı orman yolculuğu.

Bir zamanlar, doğanın dilini hâlâ anlayan birkaç köyden biri olan Dutçukuru adında bir yer varmış. Bu köy öyle sıradan bir yer değilmiş; gökyüzü daha mavi, nehirler daha berrak, kuşlar daha neşeli ötüşürmüş. Ama köyün en dikkat çekici yanı, tam ortasında yer alan Uyuyan Ağaçlar Ormanı imiş. Bu orman, gökyüzüne uzanan, gövdeleri çatlamış, dalları bükülmüş ama yine de heybetli ağaçlarla doluymuş.

Hiçbir kuş bu ağaçlara konmaz, hiçbir hayvan ormanda barınmazmış. Rüzgâr bile ormanın içine girmekten çekinirmiş. Köylüler oraya yaklaşmaya korkar, büyüklerden duydukları eski bir uyarıyı kulaktan kulağa aktarırmış:

Ama sırlar… Her zaman birinin ilgisini çeker, değil mi?

Mira’nın Merakı

Köyde Mira adında on iki yaşında bir kız çocuğu yaşarmış. Annesi dikiş diker, babası marangozluk yaparmış. Mira doğayı çok severmiş ama en çok ilgisini çeken, yıllardır kimsenin gitmeye cesaret edemediği o ormanmış. Okuduğu kitaplarda hep “Doğa bir sırdır, ama kalbini açana konuşur,” yazarmış. Mira da işte böyle biriymiş — doğayla konuşmaya çalışan, onu anlamaya gönüllü biri.

Bir gün, sabah güneşi dağların arkasından kendini gösterirken Mira, küçük çantasına biraz su, kuru ekmek, bir defter ve kalem koymuş. Gizlice evden çıkmış ve Uyuyan Ağaçlar Ormanı’na doğru yürümeye başlamış. Kalbi heyecanla çarparken, içinden sürekli şunu tekrarlıyormuş:

Ormanın Kalbi

Ormana vardığında, gerçekten de garip bir sessizlik onu karşılamış. Ne yaprak hışırtısı, ne kuş sesi… Sanki zaman durmuş gibiymiş. Mira ağır adımlarla yürümüş, gövdeleri neredeyse taşlaşmış gibi görünen ağaçların arasında ilerlemiş. O anda bir ağacın gövdesine kazınmış eski bir işaret görmüş:

Mira bu cümleyi defterine not etmiş. Yürümeye devam etmiş. Birden ayağı takılmış ve yere düşmüş. Ellerini yere dayadığında, kuru toprağın altında ılık bir titreşim hissetmiş. Tıpkı bir kalp atışı gibi…

O an, gökyüzünde kara bulutlar toplanmış, hafif bir rüzgâr esmeye başlamış. Mira kalbinin sesini dinleyerek diz çökmüş ve ağaca yaklaşmış. Elleriyle ağacın gövdesine dokunmuş, gözlerini kapatmış ve içinden geçenleri fısıldamış:

Uyanış

Tam o anda ağacın kabuğundan bir ışık süzülmüş. Yavaşça yükselmiş ve gökyüzüne karışmış. Ardından diğer ağaçlardan da ışıklar çıkmaya başlamış. Tüm orman sanki bir uykudan uyanmış gibi olmuş. Yapraklar yeşermeye, toprağın altından çiçekler çıkmaya, dallar esnemeye başlamış. Kuşlar gelmiş, böcekler kıpırdanmış.

Ama sadece doğa değil…
Ağaçların gövdelerinden insan silüetleri çıkmaya başlamış. Eski zamanlardan kalma, yüzlerinde huzur dolu ifadeler olan figürler…

Mira korkmamış. Çünkü sesler, hep aynı şeyi söylüyormuş:

Mira, bu insanların kim olduğunu sorduğunda, en yaşlısı olan figür başını eğerek şöyle demiş:

Köye Dönüş ve Değişim

Mira, ormandan çıktığında bambaşka biri olmuş. Ellerinde ormanın tohumları, kalbinde kadim bir sırla köye dönmüş. Başta kimse ona inanmamış. Ama birkaç gün içinde ormandan gelen kuş sesleri, renkli kelebekler, tatlı kokular herkesin dikkatini çekmiş.

Köy halkı, Mira’yla birlikte ormana gitmiş. Ağaçların arasından çıkan ışıklı figürleri görünce hepsi diz çöküp gözyaşlarıyla dua etmiş. O günden sonra Dutçukuru değişmiş. İnsanlar tekrar toprağı dinlemeye, doğayla dost olmaya başlamış.

Ve Uyuyan Ağaçlar…
Artık sadece geceleri uyuyormuş. Gündüzleri ise çocukların kahkahalarıyla, kuşların şarkılarıyla uyanık kalıyorlarmış.

Gökten üç elma düşmüş:

Biri Mira’nın kalbine,
Biri uyuyan her sırrı anlayana,
Biri de bu masalı okuyana…

Benzer Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz