Perşembe, Ekim 2, 2025
Ana SayfaYaşa Göre7-8 Yaş MasallarıKristal Dağların Gölgesinde: Ayışığı Prensesi

Kristal Dağların Gölgesinde: Ayışığı Prensesi

Ayışığı Prensesi’nin iyilik ve sevgiyle karanlığı yendiği büyülü Kristal Dağlar masalı.

Bir zamanlar, yüksek dağların ardında, bulutların arasında gizlenmiş bir krallık vardı. Bu krallığa Kristal Dağları Ülkesi denirdi. Gündüzleri güneş ışığı dağların kristal zirvelerinde kırılır, bütün ovaya gökkuşağı gibi renkler yayılırdı. Geceleri ise ay ışığı, göllerde pırıl pırıl gümüş yansımalar oluştururdu.

Krallığın hükümdarı, adaletiyle tanınan bir kraldı. Ancak kraliçe uzun yıllar çocuğu olmadığı için hüzünlüydü. Bir kış günü, sarayın en yüksek kulesinde otururken parmağına iğne battı. Pencerenin pervazına düşen üç damla kan, bembeyaz karın üzerinde belirdi. Kraliçe o an içinden şöyle dilek tuttu:

“Keşke bembeyaz kar kadar saf, kan kadar canlı ve gecenin ayı kadar parlak bir evladım olsa.”

Dilek kabul oldu. Zamanla kraliçe bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Çocuğun teni kar gibi beyaz, yanakları gül gibi al al, saçları ise gece kadar siyah parlıyordu. Gözleriyse ay ışığının yansıması gibi ışıltılıydı. Bu yüzden ona Ayışığı Prensesi adını verdiler.

Ama mutluluk uzun sürmedi. Kraliçe doğumdan kısa bir süre sonra hastalanıp göçüp gitti. Kral, kızına hem annelik hem babalık yapmaya çalıştı, ancak yıllar sonra yeniden evlenmek zorunda kaldı.

Yeni kraliçe güzelliğiyle dillere destandı, ama içi dışı farklıydı. Dışarıdan zarif ve kibardı; fakat içi kıskançlık ve hırsla doluydu. Sarayda gizlediği bir sihirli ayna vardı. Her sabah aynanın karşısına geçip sorardı:

“Ey ayna, söyle bana, bu ülkede en güzel kimdir sana?”

Ayna her seferinde:
“Güzelsin kraliçem, büyünle, ihtişamınla. Ama en güzel yine de Ayışığı Prensesi’dir dağlarda.”

Bu sözler kraliçenin yüreğini zehir gibi yakıyordu. Çünkü Ayışığı büyüdükçe güzelliği annesinin dileğini aşmış, artık kraliçeyi gölgede bırakmıştı.

Bir gün kıskançlık dayanılmaz hale geldi. Kraliçe, avcısını çağırdı ve ona emir verdi:
“Prensesi dağların ormanına götür. Bir daha geri dönmesin. Bana da kalbinin kanıtını getir!”

Ama avcı prensesin gözlerindeki masumiyete kıyamadı. Ona fısıldadı:
“Koş, kuzeydeki Kristal Ormanları’na git! Saklan! Ben de kraliçeye bir yaban geyiğinin kalbini götürürüm.”

Ayışığı, korku ve gözyaşı içinde ormana kaçtı. Günlerce aç, susuz dolaştı. Derken, dağ yamacında parıldayan küçük bir kulübe gördü. İçeri girdiğinde yedi küçük masa, yedi yatak ve yedi kandil buldu. Bu kulübe, dağların derinliklerinde yaşayan yedi cevher ustasına aitti.

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir:  Keloğlan ve Altın Elma

Ustalar, her biri farklı bir taşın sırrına sahipti: Yakut, Zümrüt, Safir, Topaz, Ametist, Oniks ve Kristal. Ayışığı onlara halini anlatınca yürekleri sızladı. Onu yanlarına kabul ettiler. Günleri birlikte çalışmak, geceleri şarkılar söylemekle geçti.

Ama kötülük kolay pes etmezdi. Kraliçe aynasına sorduğunda, ayna yine aynı cevabı verdi. Bunun üzerine kraliçe üç kez farklı kılıklara bürünerek prensesi yok etmeye çalıştı: birinde sıkı sıkıya bağlanan zehirli bir kemer, birinde tarandıkça zehir yayan kara bir tarak, en sonunda da kristalden yapılmış parlak, ama zehirli bir elma ile.

Ayışığı son denemede yere düştü. Kalbi atmaz oldu. Yedi usta, onu kurtaramayınca, gözyaşları içinde dağların tepesinde saf kristalden bir tabut yaptılar. Ay ışığı her gece tabutun üzerinde parlıyor, prensesin yüzünü aydınlatıyordu.

Günler geçti, aylar geçti. Derken uzak diyarlardan bir gezgin prens Kristal Dağları’na geldi. Prensesi görünce, güzelliğinden öte içindeki nurun parıltısına vuruldu. Onu yanında götürmek istedi. Ustalar ağır yürekle kabul ettiler.

Tam o sırada taşıyanlardan biri takıldı, tabut sarsıldı ve prensesin boğazındaki zehirli elma parçası çıktı. Ayışığı derin bir nefes aldı, gözleri açıldı.

Prens diz çöktü:
“Ey ayın ışığı gibi güzel, benimle gel, sadece eşim değil, krallığımın ışığı ol.”

Prenses başını eğdi, gözleri parladı. Yedi usta da mutlulukla onlara sarıldı.

Böylece Ayışığı Prensesi, karanlığın içinden yeniden doğdu. Kraliçe ise aynasının önünde son kez sorduğunda cevabı duydu:
“En güzel o, çünkü ışığı kalpten gelir.”

Ayna paramparça oldu. Kraliçenin karanlığı da onunla birlikte yok oldu.

Ayışığı Prensesi ve prens adaletle hükmettiler. Yedi usta sarayda onurlandırıldı. Kristal Dağları’nda her gece ay ışığı, prensesin adını fısıldar oldu:
“Ayışığı, kalbin ışığıyla en güzel sensin.”

Benzer Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz