Coco, her sabah güneşin doğuşunu seyretmeyi severdi. Gözlüklerinin camında gün ışığı parıldarken ormanı turuncu, pembe ve altın renklerle boyardı. Fakat bir sabah uyandığında, gözlüklerini takıp göğe baktığında ürperdi: renkler yoktu.
Gökyüzü kurşuni, ağaçlar donuk, çiçekler solgun… Orman, birdenbire sanki boyaları silinmiş bir resim tablosuna dönüşmüştü.
Coco, kalbinde ince bir sıkıntı duydu:
— “Renkler olmadan şarkılar da susar, oyunlar da. Bunu düzeltecek olan benim.” dedi.
Yola koyuldu.
İlk Karşılaşma: Gri Balık
Nehre vardığında sular bile renksiz akıyordu. Suyun içinde kocaman gözlü bir balık belirdi. Balığın pulları griydi ama gözleri capcanlı ışıldıyordu.
— “Renkleri arıyorsun, değil mi?” dedi balık.
— “Evet.”
— “O zaman bilmelisin: Renkler kaybolmaz, sadece saklanır. Onları görebilmek için önce kendi rengini bulmalısın.”
Balığın sözleri Coco’nun kafasını karıştırdı. Ama yoluna devam etti.
İkinci Karşılaşma: Sessiz Çiçek
Ormanın ortasında tek başına açmış beyaz bir çiçek gördü. Çiçek konuşmuyordu, ama kokusu Coco’ya bir şeyler fısıldar gibiydi. Gözlüklerini çıkardı, çıplak gözle baktı. Ve işte o an, çiçeğin içindeki damarlarda gizlenmiş ince mavi bir parıltı gördü.
— “Demek ki renk, aslında sessizliğin içinde de saklanabiliyor.” diye düşündü.
Yolculuğun Sonu: Renklerin Kuyusu
Coco, dağın yamacındaki eski bir kuyuya ulaştı. Kuyunun içi zifiri karanlıktı. İçine eğildiğinde hiçbir şey görmedi. Ama gözlüklerini takınca karanlık, yavaş yavaş renkli dalgalara dönüştü. Kırmızı, yeşil, sarı, mor… Hepsi orada, derinlerdeydi.
Coco derin bir nefes aldı ve kendi gölgesini kuyunun içine bıraktı. Gölgesi karanlığa düşünce renkler birden yukarı fışkırdı. Gökyüzüne yayıldılar, ormanı boyadılar, nehri ışıl ışıl yaptılar.
Renkler geri gelmişti. Ama Coco fark etti ki, bu kez renkler eskisinden daha parlaktı. Çünkü artık biliyordu: Renkler sadece gözle değil, kalple de görülür.
Orman yeniden şarkılarla dolarken Coco, gözlüklerini düzeltti ve gülümsedi.
— “Benim rengim, başkalarının ışığını görmektir.” dedi.
Ve o günden sonra herkes, Coco’ya sadece güneş gözlüklü bir kahraman değil, “Renklerin Dostu” adını verdi.
