Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellal iken pire berber iken, uzak diyarların birinde annesiyle birlikte yoksul ama mutlu bir hayat süren bir delikanlı yaşarmış. Bu delikanlı kafası kel olduğu için herkes ona Keloğlan dermiş.
Keloğlan her gün sabah erkenden kalkar, tarlaya gider, ormanda odun toplar, köyde yardım isteyenin işine koşarmış. Ne var ki, ne kadar çalışsa da evin durumu pek değişmezmiş. Annesi, “Oğlum, bizim kaderimiz böyle,” dermiş. Ama Keloğlan, “Kader değişir ana, yeter ki doğru zamanda doğru adımı atalım,” diye cevap verirmiş.
Bir gün, Keloğlan ormanda odun keserken toprağın içinden bir parıltı görmüş. Kazmaya başlayınca eski, paslı bir madeni kutu bulmuş. Kutunun üstünde eski harflerle şunlar yazılıymış:
“Gönlü temiz olan, doğru yolu bulur. Üç dağın ardında, dört kapının önünde, beş bilmeceyi çözmeden hazineye varılmaz.”
Keloğlan, “Demek bir hazine var!” diye heyecanla düşünmüş. O anda yüreğinde bir ateş yanmış: Bu hazineyi bulursa annesini yoksulluktan kurtarabilir, köyde kimseyi aç bırakmazmış. Kutunun içinden bir harita da çıkmış. Harita çok eskiymiş ama yol belliymiş. Keloğlan kararını vermiş: Bu hazineyi bulacak!
Birinci Dağ – Rüzgâr Dağı
Keloğlan ilk dağa varmış. Bu dağda fırtınalar dinmezmiş. Zirveye çıkan her yolcu rüzgârda savrulur, geri dönermiş. Ama Keloğlan kararlıymış. Eline ipini almış, ayaklarına taş bağlamış, yavaş yavaş tırmanmış. Zirveye ulaştığında yaşlı bir rüzgâr perisi belirmiş:
— Ey delikanlı! İlk bilmeceyi çöz:
“Ne uçar, ne kaçar, ama varlığında her şeyi savurur. Nedir o?”
Keloğlan düşünmüş, gülümsemiş:
— “Rüzgâr!” demiş.
Peri başını sallamış, “Doğru bildin. Geçebilirsin.” demiş.
İkinci Dağ – Sessizlik Dağı
Bu dağda kuş ötmez, yaprak kıpırdamazmış. Keloğlan yürürken kendi adımlarını bile duyamaz olmuş. Dağın zirvesinde taş bir heykel çıkmış karşısına. Heykel konuşmuş:
— “İkinci bilmece:
“Ne konuşur, ne susar; ne duyar, ne anlar, ama her sözü saklar. Nedir o?”
Keloğlan hemen cevaplamış:
— “Kitap!”
Heykel gülümsemiş ve yol açılmış.
Üçüncü Dağ – Gölge Dağı
Bu dağ karanlıkmış. Güneş bu dağa hiç uğramazmış. Keloğlan fenerini yakmış, dikkatle yürümüş. En tepede karşısına kendi gölgesi çıkmış. Gölge dile gelmiş:
— “Üçüncü bilmece:
“Ben sendenim, ama sen ben değilsin. Güneş doğunca ben varım, gece olunca kaybolurum. Neyim ben?”
Keloğlan gülerek cevap vermiş:
— “Benim gölgemsin!”
Gölge kaybolmuş, dağ yolu açılmış.
Dört Kapı
Üç dağdan sonra, Keloğlan önünde dört kapı bulmuş. Her kapıda bir hayvan nöbet tutuyormuş: Aslan, yılan, baykuş ve kaplumbağa. Her biri kendi kapısının bilmecesini sormuş.
Aslan sormuş:
— “En büyük güç nedir, kas mı, kılıç mı, kelam mı?”
Keloğlan: “Kelam! Doğru söz kılıçtan keskindir.”
Yılan sormuş:
— “Zehirli olan ben değilim, bazen bir dil bin yıl acı verir. Dil mi tehlikeli, yoksa diş mi?”
Keloğlan: “Dil daha tehlikelidir.”
Baykuş sormuş:
— “Geceleri gören kimdir, bilgiyi arayan mı, susanı dinleyen mi?”
Keloğlan: “Susanı dinleyen, bilgiyi bulur.”
Kaplumbağa sormuş:
— “Yavaş olan mı geç kalır, yoksa düşünmeden koşan mı?”
Keloğlan: “Düşünmeden koşan geç kalır.”
Dört kapı aynı anda açılmış.
Kayıp Hazine
Keloğlan içeri girdiğinde büyük bir mağara görmüş. Ortada bir sandık varmış ama sandığın üstünde bir yazı:
“Bu hazine yalnızca paylaşanındır. Açarsan herkesin olacak, saklarsan kaybolacak.”
Keloğlan hiç tereddüt etmeden:
— “Ben bu hazineyi yalnız kendim için değil, annem, köyüm, ihtiyaç sahibi herkes için aradım!” demiş ve sandığı açmış.
Sandığın içinden ışık saçılmış. Altınlar, mücevherler, eski kitaplar, haritalar, bilgiler çıkmış. Bir ses duyulmuş:
— “Doğru yüreğe ulaştın ey Keloğlan. Gerçek hazineyi buldun: Bilgeliği, cesareti ve paylaşmayı.”
Keloğlan hazinenin bir kısmını köye getirmiş. Herkese yardım etmiş, annesine güzel bir ev yaptırmış, çocuklara kitaplar almış. Geri kalanını da bir bilgelik okulu kurmak için kullanmış. Keloğlan’ın adı artık sadece bir köy delikanlısı değil, halkın yüreğinde yer eden bir kahraman olmuş.
Ve gökten üç elma düşmüş: Biri bu masalı yazana, biri okuyana, biri de paylaşmayı bilen tüm yüreklere..
Güzel masal.
Çok teşekkürler 🙏