Pazartesi, Ekim 20, 2025
Ana SayfaYaşa Göre11+ Yaş MasallarıKibritçi Kızın Ardından: Kül Rüyalar Ülkesi

Kibritçi Kızın Ardından: Kül Rüyalar Ülkesi

Kibritçi Kız’dan ilhamla yazılmış, umut ve hayal gücüyle örülmüş dokunaklı bir kış masalı.

Bölüm 1: Kışın Solgun Ayışığı

Soğuk bir kış gecesiydi. Kar taneleri, gökten dökülen dilsiz dualar gibi yere düşüyordu. Dar bir taş sokakta, eski ve yamalı paltosuyla incecik bir kız yürüyordu. Adı Lina idi. Elindeki tahta kutuda, dedesinden yadigâr kalmış kibritler vardı; bir zamanlar sıcaklık getiren, şimdi sadece umut taşıyan çubuklar…

Evleri çoktan yıkılmıştı. Annesi yoktu. Babasıysa, uzak bir dağın ardındaki madenlerde kaybolmuştu yıllar önce. Lina, kalabalık sokaklarda yalnız bir sessizlikti. Kimse onun gözlerine bakmaz, sesini duymazdı. Çünkü göz göze gelmek, bazen insanı gerçekle yüzleştirirdi. Oysa insanlar, göz göze gelmekten korkuyordu artık.

Bölüm 2: Ateşe Fısıldayan Kız

O gece, sokak lambalarının titrek ışığında Lina, bir köşe başına çömeldi. Ayakları donuyordu. Kibrit kutusunu usulca açtı. İçinden bir çöp çekti ve hafifçe sürttü duvara.

İlk kıvılcımla beraber gözlerinde bir parıltı belirdi. Kibritin alevi yükselirken, etrafındaki dünya silinmeye başladı. Birden kendini sıcacık bir odada buldu. Ahşap duvarlara asılı çiçekli tablolar, sobanın çıtırtısı, annesinin kucağı, babasının sesi…

Ama kibrit bir anda söndü. Hayal dağıldı. Gerçek yeniden soğuğun kollarında sarındı.

İkinci kibriti yaktı.

Bu defa kendini yemyeşil bir ovada koşarken gördü. Etrafında kelebekler uçuşuyor, gökyüzü gülümsüyordu. Ayaklarının altındaki çimenler fısıldıyor, “Git, Lina, git… Işığa git,” diyordu.

Fakat kibrit yine söndü. Yine karanlık. Yine yalnızlık.

Bölüm 3: Kül Rüyalar Ülkesi

Lina son kibriti yaktığında artık bedeni titremiyordu. Çünkü bu defa alev sönmedi. İçinde yanan kibrit değil, yüreğiydi. Alevin içinden bir kapı açıldı. Kapının ardında bir ülke vardı: Kül Rüyalar Ülkesi.

Bu ülke, rüyasını yitirmiş çocukların sığındığı yerdi. Burada ateş hiç sönmez, eller hiç üşümezdi. Lina, orada yürüdü. Küllerden yapılmış saraylar, alevden doğmuş güvercinler ve kibritle yazılmış kitaplar gördü. Her şey sustu, sadece kalpler konuşuyordu.

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir:  Ay'a Yolculuk: Küçük Mete'nin Büyük Hayali

Ve bir ses duydu. Tanıdık. Babasının sesiydi.

“Hoş geldin kızım… Seni bekliyorduk.”

Lina, babasına koştu. Ardından annesi çıktı bir ışıktan. Ardından hiç tanımadığı ama yüzlerinde huzur olan onlarca çocuk… Hepsi, bir zamanlar soğukta yalnız kalmış ama kalbi sönmemiş olanlardı.

Bölüm 4: Ateşin Kız Çocuğu

Yıllar geçti. Kül Rüyalar Ülkesi’nin göğü hep parladı. Ve Lina artık sıradan bir kız değildi. O, Ateşin Kız Çocuğu olmuştu. Kaybolan çocukları bulan, düşlerine dokunan, kalplerini ısıtan bir ruhtu. Her yıl yılbaşı gecesi, bir sokak lambasının altında kibrit satan bir çocuğun yanına oturur, ona ilk alevi öğretirdi.

Çünkü her kibrit, bir düş demekti. Her alev, bir kalbin hatırlanışı.

Dünya hâlâ soğuktu. İnsanlar hâlâ göz göze gelmekten korkuyordu. Ama Lina’nın ruhu, her ateşte yaşamaya devam etti.


Masalın Sonu:

Eğer bir gün çok üşürsen
ve bir kibrit çöpü bulursan elinde,
onu bir umutla yak.
Belki Lina yanına oturur,
ve sana da rüyaların kapısını aralar.

Çünkü bazı alevler,
hiç sönmez.

Benzer Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz