Pazartesi, Ekim 20, 2025
Ana SayfaYaşa Göre5-6 Yaş MasallarıKeloğlan ve Altın Yumurtlayan Tavuk

Keloğlan ve Altın Yumurtlayan Tavuk

Keloğlan’ın altın yumurtlayan tavukla yaşadığı sihirli maceraya hazır mısın?

Masalı Dinlemek İçin Tıklayın.

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellal iken, pire berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken… Anadolu’nun yoksul ama bereketli bir köyünde, anacığıyla birlikte yaşayan Keloğlan varmış. Keloğlan’ın ne malı mülkü, ne bağı bahçesi varmış; tek zenginliği, yüreğinin iyiliğiymiş.

Günün birinde köyde kıtlık baş göstermiş. Toprak susmuş, yağmur küsmüş, başaklar boy vermemiş. Keloğlan ve anası ne yapacaklarını bilemez olmuşlar. Anası, “Evladım, bari ormana git de biraz mantar, ot, belki de bir meyve bulursun. Aç kalmayalım,” demiş.

Keloğlan, eline bir sepet alıp düşmüş ormanın yoluna. Ormanda gezerken, bir çalının dibinden “gıdak gıdak” diye bir ses duymuş. Sesin geldiği yöne eğildiğinde, gagası altın gibi parlayan, gözleri insan gibi bakan bir tavukla karşılaşmış. Ama tavuk öyle sıradan değilmiş; altın sarısı tüyleri, gümüş gibi pençeleri varmış.

Tavuk, Keloğlan’a bakıp konuşmuş:

— Ey iyi yürekli delikanlı, beni bu tuzaktan kurtarırsan sana minnettar kalırım. Ama bil ki ben sıradan bir tavuk değilim. Beni iyi korursan, sana her gün bir altın yumurta veririm.

Keloğlan şaşırmış ama hiç düşünmeden tavuğu tuzaktan kurtarmış. Sepetine koymuş, sevinçle köyüne dönmüş. Anasına olanları anlatmış. Anası önce inanmamış ama ertesi sabah Keloğlan’ın odasına gittiğinde, tavuğun altına bıraktığı pırıl pırıl bir altın yumurtayı görünce küçük dilini yutmuş.

Keloğlan ve anası artık zenginleşmiş. Ama gösterişe kaçmadan, köydeki fakirlere de yardım etmişler. Ahşap evlerini onarıp soba kurmuşlar, çocuklara ayakkabı, yaşlılara battaniye dağıtmışlar. Herkes Keloğlan’a minnet duymuş.

Fakat zenginlik haberleri rüzgârla sarayın kulağına ulaşmış. Padişahın veziri, bu altın yumurtlayan tavuğu duymuş ve derhal harekete geçmiş. Padişaha:

— Hünkârım, köydeki bir delikanlının tavuğu her gün altın yumurtluyormuş. Böyle nimet halkın elinde olur mu? Devletin malı, hazinenin hakkıdır, demiş.

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir:  Samet ve Parlayan Dişler Ülkesi

Padişah da merak etmiş ve askerleri gönderip tavuğu saraya getirmelerini emretmiş. Keloğlan karşı koymak istememiş; çünkü bilir ki padişaha karşı durulmaz. Ama içi sızlamış. Tavuğa da üzülmüş.

Tavuk, saraya götürülünce birden yumurtlamayı kesmiş. Günler geçmiş ama tavuk ne altın vermiş ne de gıdaklamış. Padişah öfkelenmiş, “Bu işe bir büyü karışmış olmalı,” demiş.

Vezir, kurnazca:

— Belki de tavuk sadece iyiliğe karşılık verir. Zorbalığa değil.

Bu söz Keloğlan’ın kulağına gitmiş. Ertesi gece sessizce saraya gitmiş. Tavuğu bulmuş, onunla konuşmuş:

— Ey dostum, seni zorla aldılar, ama senin yerin burası değil. Senin kalbin, iyiliğin yanında atar.

Tavuk başını eğmiş, hafifçe kanat çırpmış. O anda mucize olmuş: Tavuk parlamaya başlamış, gözlerinden bir damla yaş süzülmüş. Keloğlan onu kucağına almış, kaçırıp tekrar köyüne götürmüş.

O günden sonra tavuk, her sabah bir altın yumurtlamaya devam etmiş. Ama Keloğlan, bu kez altınları köydeki bir sandıkta toplayıp her ay köylüye dağıtmış. Kendine sadece yetecek kadar almış. Padişah da sonradan bu olaydan ders almış, halkın refahını önemsemeye başlamış.

Tavuk ise, hayatının sonuna dek Keloğlan’la yaşamış. Herkes bu dostluğu, bu vefayı konuşur olmuş.

Ve masal burada bitmiş. Gökteki yıldızlar birer altın yumurta gibi parlamış o gece.

Gökten üç elma düşmüş:
Biri bu masalı yazana,
Biri okuyana,
Biri de iyiliği elden bırakmayana…

Benzer Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz