Pazartesi, Ekim 20, 2025
Ana SayfaYaşa Göre5-6 Yaş MasallarıKonuşan Kuş ve Sessiz Orman

Konuşan Kuş ve Sessiz Orman

Konuşan kuş, sessiz ormanda hikâyeleriyle dostluk ve sevgi dolu bir değişim başlatır.

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yüksek dağların ardında, derin vadilerin ortasında uzayıp giden yemyeşil bir orman varmış. Bu ormanın adı “Sessiz Orman”mış. Burada her ağaç sessiz, her rüzgar uysal, her canlı kendi hâlinde yaşarmış. Ne var ki bu ormanda bir sır varmış: Bu ormandaki hiçbir hayvan konuşamazmış. Kuşlar ötmez, sincaplar cıvıldamaz, tilkiler bile sadece bakışlarıyla anlaşırmış.

Ormanın ortasında, dev bir çınar ağacı yükselirmiş. Bu çınarın dalları gökyüzüne ulaşır, kökleri yerin derinliklerine kadar inermiş. Bir gün bu ağacın en yüksek dalına gökyüzünden pırıl pırıl tüylere sahip, minik ama cesur bir kuş konmuş. Adı Liva imiş.

Liva diğer kuşlardan çok farklıymış. Çünkü Liva konuşabiliyormuş. Gerçek kelimelerle, akıllı cümlelerle, duygu yüklü sözlerle konuşabiliyormuş. Gittiği her yerde hikâyeler anlatır, şarkılar söyler, yaralıları teselli eder, yalnızları neşelendirirmiş. Ama Sessiz Orman’a geldiğinde, ilk kez kimse onunla konuşmamış. Liva, başta bunun bir oyun olduğunu sanmış. Ancak zamanla anlamış ki burada yaşayan canlılar konuşmayı unutmuş. Sanki bu ormana bir büyü yapılmış…

Liva buna çok üzülmüş. “Bu kadar güzel bir ormanda hiç mi kahkaha olmaz? Hiç mi şarkı söylenmez? Bu sessizlik neden?” diye düşünmeye başlamış.

Bir gün, yaşlı bir kaplumbağa Liva’yı izlediğini fark etmiş. Yavaşça yanına yaklaşmış ve gözlerini kısarak ona fısıldamış:

“Sen farklısın, kuş. Senin sesin… eski zamanların yankısı gibi.”

Liva sevinçle “Sen konuşabiliyorsun!” demiş.

“Ben konuşmayı hatırlayan son canlıyım,” demiş kaplumbağa. “Yıllar önce, ormanımıza kibirli bir büyücü geldi. Hayvanların arasında çıkan kavgaları, gürültüleri durdurmak için bir büyü yaptı. ‘Eğer konuşamazlarsa, kavga da edemezler’ dedi. Ama bu büyü ormanın ruhunu susturdu. Ne sevgi, ne şefkat, ne hikâye kaldı…”

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir:  Papatya Tarlası’ndaki Fısıltı

Liva derin derin düşünmüş. “Bu büyüyü bozmak gerek,” demiş. “Ama nasıl?”

Kaplumbağa başını eğmiş. “Sadece bir kalbin sesi bütün ormanın kalbine ulaşabilirse… Ancak o zaman sessizlik bozulur.”

Liva, bu sözleri aklında tutmuş ve karar vermiş: Her gün ormanda uçacak, en güzel hikâyeleri anlatacak, en içten şarkıları söyleyecek, herkesin kalbine dokunmaya çalışacak.

Günler geçmiş, Liva her sabah farklı bir ağacın dalına konmuş ve anlatmaya başlamış:

  • “Bir zamanlar gökyüzüne âşık bir yaprak varmış…”
  • “Bir sincap, kardeşini bulmak için tüm ormanı dolaşmış…”
  • “Gerçek dostluk, konuşmadan da hissedilen şeymiş…”

Önce hiçbir şey olmamış. Sonra bir sabah, minik bir sincabın gözlerinden yaşlar süzülmüş. Ertesi gün bir geyik sessizce başını sallamış. Bir hafta sonra, rüzgâr Liva’nın şarkılarına eşlik etmeye başlamış.

Ve sonunda… bir sabah tüm orman birdenbire uyandı.

Kuşlar ötmeye, sincaplar kahkahalar atmaya, tilkiler şarkılar mırıldanmaya başlamış. Büyü kırılmış! Sessizlik bozulmuş ama kavga etmemiş kimse. Çünkü Liva’nın anlattıkları, herkesin kalbine sevgi ve anlayış tohumları ekmişti.

O günden sonra Sessiz Orman’ın adı Şarkılı Orman olmuş. Ve Liva, konuşan kuş, ormanın yüreği, sesi ve hafızası olarak yaşamış. Her yeni doğan yavruya ilk hikâyeyi o anlatmış:


Gökten üç tüy düşmüş:
Biri seni dinleyen kalplere,
Biri doğru söz söyleyen dillere,
Biri de hikâyeyi okuyan güzel yüreğine…

Benzer Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz