Perşembe, Ekim 2, 2025
Ana SayfaYaşa Göre11+ Yaş MasallarıKeloğlan ve Gümüş Kanatlı Kartal

Keloğlan ve Gümüş Kanatlı Kartal

Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak mı uzak diyarlarda, yoksul ama gönlü zengin bir köyde Keloğlan yaşarmış. Anasıyla birlikte küçücük bir kulübede oturur, her gün ormana gider odun toplar, köyün pazarında satar, onunla karınlarını doyururlarmış.

Keloğlan’ın gönlü geniş, kalbi merhamet doluymuş ama köydeki kimi çocuklar onun kelliğiyle alay edermiş. O ise hiç alınmaz, “Benim başım kel ama aklım selimdir!” diye gülermiş.

Bir gün Keloğlan odun toplamak için ormana girmiş. Ağaçların arasında dolaşırken bir inilti duymuş. Sesin geldiği yere doğru koşmuş ve bir bakmış ki: devasa bir kartal, kanadından yaralı hâlde yerde kıvranıyormuş. Fakat bu kartal, sıradan değilmiş; kanatları gümüş gibi parlıyor, gözleri gökyüzü gibi masmavi ışıldıyormuş.

Keloğlan hemen yere eğilip kuşun kanadını dikkatle incelemiş. Dikenli bir çalıya takılmış, kanat tüyleri kanamış. Keloğlan yanındaki mendilini çıkarıp yarasını sarmış, su getirip içirmiş. Günlerce her sabah gelmiş, ona yiyecek taşımış.

Bir hafta sonra kartal iyileşmiş, dimdik kanatlarını açıp gökyüzünü kaplamış. Sonra Keloğlan’a dönüp konuşmuş:
— Ey iyi yürekli delikanlı! Ben Gümüş Kanatlı Kartal’ım. Yeryüzünde pek az kişi beni görür. Sen bana yardım ettin, ben de sana minnet borçluyum. Dile benden ne dilersen.

Keloğlan düşünmüş, “Zenginlik mi istesem, saray mı istesem?” diye. Ama içinden geçen bambaşkaymış:
— Benim dileğim budur ki köyümdeki kimse aç kalmasın, kimse ağlamasın. Herkes huzurla yaşasın.

Kartal gözlerini kısarak gülümsemiş:
— Sen kendi çıkarını değil, köyünün iyiliğini diledin. İşte bu yüzden sana benden büyük bir sır vereceğim.

Sonra Keloğlan’ı sırtına almış, göğe yükselmiş. Bulutları delip geçmiş, dağların doruğunu aşmış. En sonunda gökten inmiş, ışıltılı bir dağın yamacında durmuş. Dağın kapısında kocaman taş bir kapı varmış. Kartal gagasıyla taşı tıklatınca kapı kendiliğinden açılmış. İçeride göz kamaştıran kristaller, altın pınarlar, bereketli tohumlar saklıymış.

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir:  Mercan Sarayındaki Sır

Kartal demiş ki:
— Bu dağın adı Bereket Dağı’dır. Buradaki tohumlardan alırsan, köyünün tarlalarına ek. Bir avuç tohum, bin başak verir. Açlık bir daha kapınızı çalamaz. Ama sakın ola ki açgözlü davranıp fazlasını istemeyesin. Yoksa bereket yerine felaket gelir.

Keloğlan teşekkür edip bir torba tohum almış, köyüne dönmüş. Anasıyla birlikte tarlalara ekmişler. Kısa sürede bütün köy yemyeşil başaklarla dolmuş, herkesin karnı doymuş.

Fakat köyde açgözlü bir ağanın kulağına bu işin sırrı gitmiş. Keloğlan’ın peşine düşmüş, “Bana da o dağı göster!” diye zorlamış. Keloğlan istememiş ama ağa tehditle peşinden gelmiş. Gümüş Kanatlı Kartal tekrar gökten inmiş, Keloğlan’a:
— Sözümü unuttun mu? Açgözlülük, bereketin düşmanıdır! — diye sormuş.

Ama ağa dayanamayarak dağın içine dalmış, kucak kucak altın doldurmuş. Ne var ki kapı kapanmış, dağ sarsılmış. Altınlar kül olmuş, ağa da karanlığın içinde kaybolup gitmiş.

Köylüler o günden sonra Keloğlan’a daha çok saygı duymuşlar. Kimse onun kelliğiyle alay etmemiş, “Keloğlan’ın gönlü altından daha kıymetliymiş!” demişler.

Gümüş Kanatlı Kartal ise ara sıra gökyüzünde süzülür, kanatları ay ışığında pırıl pırıl parıldarmış. Köy halkı başlarını kaldırıp baktıklarında bilirlermiş ki: “İyilik edenin yanında, bereket her daim vardır.”

Ve gök kubbe altında, iyiliğin kanadı hep açık kalmış.

Gökten üç elma düşmüş:
Biri bu masalı dinleyenlere,
Biri iyilik edenlere,
Biri de Keloğlan’a…


Benzer Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz