Perşembe, Eylül 18, 2025
Ana SayfaYaşa Göre5-6 Yaş MasallarıAyva Çiçeği ve Gece Perisi

Ayva Çiçeği ve Gece Perisi

Bir zamanlar, uzak diyarlarda, göğsünde koca bir orman taşıyan huzurlu bir vadi vardı. Bu vadide dört mevsim aynı anda yaşanırdı. İlkbahar serinliğiyle uyanan çiçekler, yazın güneşiyle coşar, sonbaharın renkleriyle dans eder, kışın karıyla ninnilere dalarlardı. Vadinin tam ortasında, göğe doğru uzanan yaşlı bir ayva ağacı yükselirdi. Bu ağacın dalları öyle büyüktü ki, güneşin ilk ışıkları her sabah onun yaprakları arasından süzülür, tüm vadiyi ısıtırdı.

Bu ayva ağacının en ucunda, küçücük ama capcanlı bir çiçek açmıştı: Ayva Çiçeği. Diğer çiçeklerden farklıydı. Ne zaman rüzgâr esse, o sadece sallanmakla kalmaz, sanki fısıldaşır gibi bir ses çıkarırdı. Kimse bu sesi tam olarak anlayamazdı ama dinleyenlerin kalbine bir huzur çökerdi.

Ayva Çiçeği’nin en büyük hayali bir gün uçabilmekti. Yaprakların arasından göğe doğru süzülüp yıldızlara dokunmak, bulutların üzerinde yuvarlanmak, geceyi görmek, ayı yakından seyretmek isterdi. Ama o bir çiçekti; dalına bağlıydı, yere kök salan bir ağacın parçasıydı.

Bir gece, gökyüzü yıldızlarla kaplıyken, Ayva Çiçeği rüzgâra fısıldadı:

İşte o sırada, vadinin en derininden usulca süzülen bir ışık gökyüzünden aşağı indi. Bu bir Gece Perisiydi. İncecik kanatları yıldız tozlarıyla parlıyor, gözleri gecenin karanlığı kadar derin bakıyordu. Ayva Çiçeği’ne yaklaştı.

— “Sesini duydum,” dedi Gece Perisi. “Geceyi isteyenlerin kalbi hep daha fazlasını görmek ister. Ama yıldızlara uçmak herkesin harcı değildir.”

Ayva Çiçeği heyecanla titredi:
— “Lütfen bana yardım et. Sadece bir gece gökyüzünde uçmak istiyorum. Geri dönerim, söz veriyorum.”

Gece Perisi gülümsedi. Cebinden parıldayan bir tohum çıkardı:
— “Bu, düş tohumu. Onu sana vereceğim. Geceleri uyuduğunda, gerçek bir yıldız gibi gökyüzüne çıkabileceksin. Ama unutmaman gereken bir şey var: Eğer kalbin karanlığa teslim olursa, sonsuza dek orada kalırsın. Cesur ama temiz kalpli olmalısın.”

Ayva Çiçeği tohumu aldı. O gece ilk kez gözlerini kapadı ve uyudu.

O anda mucize oldu. Ayva Çiçeği’nin ruhu bedeni geride bırakıp gökyüzüne doğru süzüldü. Ay’ın yanına vardı. Ay ona kendi ışığından bir parça verdi. Yıldızlar onun etrafında döndü. Samanyolu, ona eski zamanların şarkılarını fısıldadı. Rüzgârın gerçek ismini öğrendi, gecenin sessizliğini duydu.

Her gece böyleydi artık. Gündüz dalında duran bir çiçek, gece ise gökyüzünde parlayan bir ışıktı.

Ama bir gece, karanlık bir gölge onu takip etti. Bu, Gölge Yutan adlı unutulmuş bir ruhtu. Gökyüzündeki hayalleri çalmak, yıldız tohumlarını karanlığa hapsetmek için dolanırdı. Ayva Çiçeği’nin ışığını kıskandı.

— “O tohum senin değil,” dedi Gölge Yutan. “Sen bir çiçeksin. Sadece yerde büyürsün. Uçmak, yıldızlara varmak senin kaderin olamaz!”

Ayva Çiçeği korktu ama kalbinde bir şey parladı: Cesaret. Kalbinin sesini dinledi.

— “Hayal kurmak bir haktır. Uçmak istiyorsam, bu benim yıldızım olur. Karanlık seni korkutur ama ben ışıkla büyüdüm.”

O anda Ay’ın verdiği ışık parladı. Ayva Çiçeği’nin içinden yayılan aydınlık, Gölge Yutan’ı geri püskürttü. Gecenin sonsuz boşluğunda kayboldu.

Gece Perisi bir kez daha ortaya çıktı:
— “Gerçek ışık dışardan değil, içinden gelir,” dedi. “Sen artık sadece bir çiçek değil, bir umut oldun. Geceleri aydınlatan ilk yıldız çiçeği sensin.”

Ayva Çiçeği o günden sonra sadece dalında değil, insanların rüyalarında da açmaya başladı. Ne zaman biri hayal etmekten korksa, bir yıldız belirirdi gökyüzünde: Minik, sıcak ve cesur. Tıpkı Ayva Çiçeği gibi.

Benzer Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz