Bir varmış bir yokmuş, Ayışığı Krallığı’nın kenarındaki sisli bir köyde, Elira adında zarif ve iyi kalpli bir kız yaşarmış. Elira, küçük yaşta annesini kaybetmiş, babası ise başka bir kadınla evlenmiş. Üvey annesi ve onun iki kızı, Elira’yı sürekli hor görür, ona evin tüm işlerini yaptırırmış. Üzerinde her zaman kül ve toz olurmuş, bu yüzden ona “Külkedisi” derlermiş.
Elira’nın hayali, bir gün uzaklara gidip kendi hikâyesini yazmakmış. Ama her sabah uyanır uyanmaz odun kırar, yemek yapar, üvey kardeşlerinin saçlarını örermiş. İçten içe mutsuz olsa da, nezaketini asla kaybetmezmiş.
Bir gün krallıktan bir duyuru gelir: Ayışığı Sarayı, Prens Kael’in on sekizinci yaşını kutlamak için büyük bir balo verecektir. Tüm genç kızlar davetlidir. Elira’nın kalbi heyecandan çarpar ama üvey annesi ona asla izin vermez. Eski perdelerden yaptığı bir elbiseyle gitmeye çalıştığında, üvey kız kardeşleri elbiseyi yırtar, onu evde kilitli bırakırlar.
Tam o anda, evin bahçesindeki gümüş ağacın altından bir ışık belirir. Işığın içinden zarif bir kadın çıkar—Ayın Ruhu, Elira’nın saf kalbine cevap veren eski bir büyü koruyucusu. Ayın Ruhu, Elira’ya ay ışığından dokunmuş, inci gibi parlayan bir elbise ve gümüşten yapılmış ayakkabılar verir. Ancak bir şartla: gece yarısı saat on iki olduğunda, büyü bozulacaktır.
Elira, saraya gider. Prens Kael onunla dans ettiğinde, zaman sanki durur. Ama saat on ikiye yaklaşınca Elira panik içinde saraydan kaçar. Koşarken bir ayakkabısı düşer.
Ertesi gün, Prens Kael, ayağındaki gümüş ayakkabıya uyan kişiyi aramak üzere yola çıkar. Bütün köyü dolaşır, sonunda Elira’nın evine gelir. Üvey annesi ve kızları ayakkabıyı giymeye çalışır, ama kimsenin ayağına uymaz. Sonunda Elira ortaya çıkar. Ayakkabı ayağına tam oturur, ama asıl büyü, onun gülümsemesindedir.
Prens Kael, onun bir prenses gibi giyinmesine değil, yüreğindeki ışıltıya âşık olmuştur. Elira, saraya gitmeyi kabul eder ama bir şartla: Köydeki çocuklara eğitim verilmesini sağlayacak bir okul kurulacaktır.
Ve böylece Elira, sadece prensese değil, bir değişimin öncüsüne dönüşür. Ay ışığında başlayan masal, umutla dolu bir geleceğe dönüşür.
Ve gökteki ay, her gece onun hikâyesini anlatmaya devam eder.
