Masal dinlemek için tıklayın.
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda Keloğlan adında zeki ama fakir mi fakir bir delikanlı yaşarmış. Aynı köyde, boyu o kadar uzun olan bir genç varmış ki, herkes ona sadece “Uzun” dermiş. Uzun, iyi yürekli ama biraz sakar bir delikanlıymış.
Köylerinde su kurumuş, tarlalar susuzluktan çatlamış. Halk çaresiz kalmış. Herkes ne yapacağını düşünürken Keloğlan atılmış:
— Ben ve Uzun, bu kuraklığın nedenini bulmaya gideceğiz!
Köylüler önce şaşırmış ama sonra umutlanmış. Keloğlan’ın zekâsına, Uzun’un kuvvetine güvenmişler.
İkili, dağları aşmış, ormanlardan geçmiş, en sonunda eski bir mağaraya ulaşmışlar. Mağaranın kapısında yaşlı bir bilge belirivermiş. Bilge demiş ki:
— Bu susuzluğun sebebi, Zaman Kuyusu’nun kurumasıdır. Onu tekrar akıtmak için geçmişe gidip suyun ilk kaynağını bulmalısınız.
Keloğlan şaşkınlıkla sormuş:
— Geçmişe nasıl gideceğiz?
Bilge, uzun bastonunu yere vurmuş, yer sarsılmış ve önlerinde dönen bir zaman kapısı açılmış. İkili göz göze gelip başlarını sallamış, kapıdan içeri atlamışlar.
Bir anda kendilerini yüz yıl önce aynı köyün yeşillikler içindeki haline bulmuşlar. Suyun kaynağı olan “Altın Pınar” hâlâ akıyormuş. Ama pınarın başında bir dev duruyormuş. Dev, pınarı taşlarla kapatmış, suyu kendi sarayına yönlendirmiş.
Keloğlan hemen bir plan yapmış. Uzun’a şöyle demiş:
— Sen devin dikkatini dağıt, ben de taşları kaldırıp suyun yönünü tekrar eski haline getireceğim.
Uzun devin yanına gitmiş:
— Hey dev kardeş! Seninle güreş tutmaya geldim!
Dev, Uzun’un boyunu görünce kabul etmiş. Güreş başlarken Keloğlan hemen pınarın başına koşmuş, taşları birer birer kaldırmış. Son taş yerinden çıkınca su coşkuyla fışkırmış, dere yatağına geri dönmüş.
Dev, suyun geri geldiğini görünce pes etmiş:
— Suyu almak istedim ama yanlış yaptım. Özür dilerim, ben de yardım edeceğim artık.
Keloğlan, Uzun ve dev el birliğiyle pınarı korumaya söz vermişler. Zaman kapısı tekrar açılmış. İkili köylerine döndüğünde, çeşmelerden sular akıyor, tarlalar yeniden canlanıyormuş.
Köylüler onları kahraman gibi karşılamış. Keloğlan’ın zekâsı, Uzun’un cesareti sayesinde köy yeniden hayat bulmuş.
Ve o günden sonra Keloğlan ile Uzun’un dostluğu zamanları aşmış, dillerden düşmemiş.
Gökten üç elma düşmüş:
Biri bu masalı yazana,
Biri okuyana,
Biri de dostluğa ve cesarete inanana…