Karlar Kraliçesi

Bir zamanlar, sonsuz karlarla kaplı uzak bir diyarda, Kristalya adında büyülü bir krallık yaşardı. Bu krallığın hükümdarı Karlar Kraliçesi Elira’ydı. Elira, kalbinden başka her şeyi buzdan olan, zarif ama yalnız bir kraliçeydi. Yıllar önce, sevdiği herkesi kaybettikten sonra kalbini kapatmış, krallığını sonsuz kışa mahkûm etmişti.

Kristalya’nın bir köyünde, sıcak kalpli ve cesur bir kız çocuğu yaşardı. Adı Liva’ydı. Liva, köydeki herkesin neşesiydi; çiçeklerle konuşur, hayvanlara şarkılar söylerdi. Fakat bir gün, köyün üzerine aniden yoğun bir kar fırtınası çöktü. Rüzgarın içinde bir ses duyuldu: “Kalpler donana dek, kış dinmeyecek!”

Bu ses Karlar Kraliçesi Elira’ya aitti.

Köy halkı korku içinde kalırken, Liva kararlılıkla yola çıktı. Kalbiyle konuşabileceğine inanıyordu. Elinde sadece büyükannesinden kalma sıcak bir atkı ve boynunda küçük bir güneş kolyesi vardı. Yolculuğu zorluydu; donmuş nehirleri geçti, fırtınalarla savaştı, kar canavarlarından kaçtı.

En sonunda, kristal dağların zirvesindeki buz saraya ulaştı. Elira, Liva’yı gördüğünde önce şaşırdı. “Buraya kadar nasıl geldin?” dedi.

Liva, kraliçeye yaklaşarak kolyesini çıkardı ve “Bunu annem bana verdi; karanlığı aydınlatmak için. Sizinki gibi kırık bir kalbi iyileştirmek için…” dedi.

Kraliçenin gözleri doldu. Liva’nın sıcak sözleri ve cesareti, Elira’nın içindeki donmuş kalbi eritti. Kalbinin etrafındaki buz çatladı, kırıldı… Ve ilk kez yıllar sonra, gökyüzünden kar yerine güneş ışığı süzüldü.

O günden sonra Kristalya yeniden dört mevsimi görmeye başladı. Elira ise halkıyla barıştı, Liva’yı sarayın onur konuğu ilan etti. Liva’nın cesareti bir efsaneye dönüştü; anlatıldıkça karlar değil, kalpler eridi.

Benzer Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz