Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Uzak diyarlarda, gökyüzünün her zaman masmavi, çiçeklerin her daim rengârenk olduğu bir ülke varmış. Bu ülkenin adı Renkler Diyarıymış. Bu diyarda herkes çok mutlu yaşar, doğayla uyum içinde bir hayat sürermiş.
Ama bir gün, beklenmedik bir şey olmuş. Sabah uyandıklarında insanlar gökyüzünü gri, çiçekleri solmuş, ağaçları renksiz bulmuşlar. Tüm renkler sanki bir gecede kaybolmuş!
Kral Gökkuşağı, hemen habercisini çağırmış:
“Renkler kayboldu! Bu ülke için çok kötü bir durum. Hemen en cesur, en meraklı çocuğu bulmamız gerek!”
O sırada küçük bir köyde yaşayan 10 yaşındaki Elif, çantasına merakını, cesaretini ve bir büyüteç koyarak yola çıkmış. Elif, doğayı çok seven, kitaplara bayılan, yardımsever bir kızmış.
Yolda yürürken ona bir tavşan eşlik etmiş. Adı Pıtırcıkmış. Pıtırcık konuşabiliyormuş çünkü Renkler Diyarı’nda hayvanlar da en az insanlar kadar akıllıymış.
“Renkler, Dört Element Ormanı’na gizlenmiş olabilir,” demiş Pıtırcık.
Elif hemen karar vermiş:
“O halde ormana gidiyoruz!”
Dört Element Ormanı
Bu ormanda dört farklı bölge varmış: Toprak Bölgesi, Su Bölgesi, Ateş Bölgesi ve Hava Bölgesi. Her bölgede bir element bekçisi yaşarmış ve bu bekçiler, doğanın dengesini korumakla görevliymiş.
1. Toprak Bölgesi
Elif ve Pıtırcık ilk olarak Toprak Bölgesi’ne gitmişler. Burada her şey çamurlu ve karanlıkmış. Toprak Bekçisi olan yaşlı Kaplumbağa, üzgün bir şekilde oturuyormuş.
“Toprak kirletildi, ağaçlar bilinçsizce kesildi, bu yüzden rengim soldu,” demiş.
Elif düşünmüş ve çevredeki çöpleri toplamış, yeni bir fidan dikmiş. Toprak canlanmaya başlamış ve Kaplumbağa ona küçük bir renk kristali vermiş.
“Bu Toprak Renk Kristali. Diğerlerini de topla, renkler geri gelir,” demiş.
2. Su Bölgesi
İkinci durak Su Bölgesi’ymiş. Nehirler kurumuş, balıklar üzgünmüş. Su Bekçisi olan balina, gözyaşları döküyormuş.
“İnsanlar suları israf etti, kirletti, denizleri unuttu…”
Elif, su tasarrufu hakkında öğrendiklerini anlatmış, balıklara yardım etmiş, çöpleri toplamış. Nehir tekrar akmaya başlamış. Balina ona Mavi Kristali vermiş.
3. Ateş Bölgesi
Ateş Bölgesi yanık ormanlarla doluymuş. Ateş Bekçisi Anka Kuşu, küllerin içinde yaşıyormuş.
“Orman yangınları çok arttı. İnsanlar dikkatli değil,” demiş.
Elif, yangın çıkmaması için neler yapılması gerektiğini anlatmış, ormana su taşıyıp yeni ağaç fidanları bırakmış. Anka Kuşu kanat çırpınca orman tekrar canlanmış. Elif, Kırmızı Kristali almış.
4. Hava Bölgesi
Son durak Hava Bölgesi’ymiş. Gökyüzü griymiş, kuşlar uçamıyormuş. Hava Bekçisi olan Baykuş:
“Hava kirlendi, gökyüzü nefes alamıyor,” demiş.
Elif, bisiklet kullanmanın, ağaç dikmenin ve temiz enerji kaynaklarının önemini anlatmış. Kuşlar tekrar uçmuş, gökyüzü maviye dönmüş. Baykuş, Sarı Kristali vermiş.
Renklerin Dönüşü
Elif dört kristali Renkler Dağı’ndaki Gökkuşağı Taşı’na yerleştirmiş. Aniden bir ışık parlamış, renkler her yere yayılmış! Çiçekler açmış, gökyüzü mavileşmiş, herkes sevinç içinde Elif’i alkışlamış.
Kral Gökkuşağı, Elif’i “Doğa Koruyucusu” ilan etmiş ve tüm çocuklara bir mesaj göndermiş:
“Renklerimizi korumak, doğayı korumaktır. Her küçük iyilik, büyük değişim başlatır.”
Ve Masalın Sonunda…
Elif köyüne dönmüş ama macerası herkesin kalbine işlemiş. Artık herkes daha bilinçli, daha sevgi doluymuş doğaya karşı.
Gökten üç elma düşmüş:
Biri Elif’in cesareti için,
Biri doğayı koruyan çocuklar için,
Biri de bu masalı okuyup bir şeyler öğrenen senin için!