Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda, güzel mi güzel bir köy varmış. Bu köyde annesiyle birlikte yaşayan, saf, temiz kalpli ama biraz da tembel biri varmış. Adı da herkesin bildiği gibi Keloğlanmış.
Günlerden bir gün, Keloğlan annesinin hazırladığı sepeti alıp ormana odun toplamaya gitmiş. Derken yolunu kaybetmiş ve hiç bilmediği bir patikaya sapıvermiş. Bu patikanın sonunda, çiçekler içinde gizli bir kulübe varmış. Kulübenin önünde ise uzun beyaz sakalları yere kadar inen, gözleri parlayan yaşlı bir dede oturuyormuş.
Bu zat, Bilgecan Dedeymiş. Onun hakkında köyde efsaneler anlatılırmış. Derlermiş ki: “Kim ki kalbinde bir soru taşır da Bilgecan Dede’ye rastlarsa, cevabını muhakkak bulurmuş.”
Keloğlan yaklaşmış ve selam vermiş:
— Selamünaleyküm, Bilge Dede. Ben yolumu kaybettim, ama sanırım kalbimde de bir yol arıyorum.
Bilgecan Dede gülümsemiş:
— Aleykümselam evlat. Yolunu kaybeden değil, arayan bulur. Kalbindeki soruyu sor da zamanın aynasına bakalım.
Keloğlan düşünmüş, taşınmış:
— Dede, ben hep kolayını seçiyorum. Annem iş yap diyor, üşeniyorum. Çalışmam lazım diyorum, oyun oynuyorum. Bu huyumu nasıl yenerim?
Bilgecan Dede içeri girip elinde garip bir ayna getirmiş. Aynanın çerçevesi eskiymiş ama camı pırıl pırılmış.
— Bu, Zamanın Aynası evlat. Bu aynaya bakınca, yaptığın seçimlerin gelecekte seni nasıl biri yapacağını göreceksin.
Keloğlan aynaya bakmış. İlk başta kendini miskin, bitkin, yalnız biri olarak görmüş. Sonra aynada başka bir görüntü belirmiş: Çalışkan, neşeli, becerikli bir Keloğlan. Etrafında mutlu insanlar, sağlıklı annesi ve gül bahçeleri…
Şaşırmış:
— Bu ben miyim?
Bilgecan Dede başını sallamış:
— Seçimlerin seni sen yapar evlat. Kolay yolu seçersen kısa süre mutlu olursun ama sonunda yorgunluk seni bulur. Zor ama doğru yolu seçersen, kalbin hep huzurlu olur.
Keloğlan aynayı öpmüş:
— Sağ ol Bilge Dede. Şimdi gidip çalışacağım. Anneme yardım edeceğim. Her gün küçük de olsa doğru bir adım atacağım.
Bilgecan Dede gülümseyerek Keloğlan’ı uğurlamış:
— Unutma evlat, gerçek yolculuk dışarıda değil, içeridedir.
Ve Keloğlan, o günden sonra her sabah erken kalkmış, annesine yardım etmiş, köyün işlerinde koşturmuş. Herkes onun değişimine hayran kalmış.
Masal bu ya… Zamanın Aynası hâlâ Bilgecan Dede’nin kulübesinde dururmuş. Gerçek niyetle soranlara yol gösterirmiş.
Gökten üç elma düşmüş:
Biri masalı anlatana,
Biri dinleyene,
Biri de doğru yolu seçene…