Bir varmış, bir yokmuş… Uzaklarda, yüksek dağların ardında, yemyeşil ormanların içinde minicik bir ayı yaşarmış. Adı Kümbürmüş. Tüylü mü tüylü, sevimli mi sevimli bu minik ayının en büyük hayali, gökyüzündeki yıldızlara dokunmakmış.
Her gece annesiyle birlikte gökyüzünü seyreder, “Anne,” dermiş, “sence yıldızlar yumuşak mıdır, yoksa pütürlü mü?”
Annesi gülümseyerek, “Yıldızlar dokunulmaz, Kümbürcüğüm. Onlar uzakta ve çok yüksektedir,” dermiş.
Ama Kümbür için bu cevap yetmezmiş. O, yıldızlara dokunmak, onları yakından görmek istiyormuş.
Bir gece, yıldızlar pırıl pırıl parıldarken, Kümbür sabırsızlanmış ve fısıltıyla kendi kendine demiş:
“Belki de yeterince yükseğe zıplarsam bir tanesine ulaşabilirim…”
O gece, sırt çantasına bal dolu bir kavanoz, bir yastık ve en sevdiği mavi fuları koymuş. Ay ışığıyla aydınlanan ormandan usulca yürüyerek çıkmış. Hedefi: En yüksek tepeye tırmanmakmış.
Yürümüş, yürümüş… Baykuşlar uykusundan uyanmış, ağaçlar hafifçe sallanmış, rüzgâr fısıldar gibi “Nereye gidiyorsun, minik ayıcık?” demiş.
Kümbür, “Yıldızlara!” diye cevap vermiş neşeyle.
En sonunda, bulutların bile üstüne çıkan dev bir dağın zirvesine ulaşmış. Yorulmuş ama kararlıymış. Gözlerini gökyüzüne dikmiş ve zıplamış… Zıplamış… Ama ne kadar zıplasa da yıldızlara dokunamamış.
Üzgün bir şekilde oturmuş ve fısıldamış:
“Yıldızlar bana çok uzak…”
Tam o anda, gökyüzünden minicik bir yıldız kaymış ve Kümbür’ün tam önüne, çimenlerin üzerine düşüvermiş! Yıldız parlıyormuş ama sıcak değilmiş. İçinden incecik bir ses gelmiş:
“Merhaba Kümbür. Ben bir dilek yıldızıyım. Cesaretin ve kalbin sayesinde seni ziyaret ettim.”
Kümbür’ün gözleri parlamış. “Gerçekten mi? Seni çok merak etmiştim!”
Yıldız gülümsemiş: “Yıldızlara dokunmak kolay değildir, ama hayal edenlerin kalbine ineriz biz. Sen yola çıktın, emek verdin. Şimdi bir dilek tut!”
Minik ayıcık derin bir nefes almış ve şöyle demiş:
“Dilerim herkes, en uzak hayallerine ulaşmak için bir adım atma cesaretini bulur.”
Yıldız, minik ayıcığın kalbine minicik bir ışıltı bırakmış ve göğe geri yükselmiş.
Kümbür o gece yıldızlara dokunamamış belki, ama onlardan birini kalbinde taşımaya başlamış.
Ve o günden sonra her gece, gökyüzüne bakıp şunu hatırlamış:
“Yıldızlar bazen en parlak haliyle kalbimize iner.”