Tatlı Rüyalar Bahçesi

Sihirli bir bahçede geçen, umut ve rüyalarla dolu özgün bir çocuk masalı.

Bir varmış, bir yokmuş… Uçsuz bucaksız dağların ardında, sislerin ötesinde, gökyüzüne en yakın yerlerden birinde “Tatlı Rüyalar Bahçesi” adında gizemli bir vadi varmış. Bu vadi öyle sıradan bir yer değilmiş; çünkü burada rüyalar çiçek açar, hayaller ise kelebek olurmuş.

Vadinin ortasında, zamanın bile dikkatli adımlarla yürüdüğü büyük bir bahçe varmış. Bu bahçeyi sadece kalbi temiz, düşleri saf çocuklar görebilirmiş. İçeri girenler bir anda kendilerini lavanta kokulu bir rüyanın içinde bulur, gökyüzü mor ile altın rengi arasında salınır, kuşlar ise ninniler mırıldanırmış.

Bahçenin bekçisi, adı Lila olan yaşlı bir kadınmış. Saçları pamuk gibi beyaz, gözleri ise geceyi andıran derin bir lacivertmiş. Lila’nın elleri toprağa her dokunduğunda, rengârenk çiçekler açar, o çiçeklerin üstüne minik rüya tohumları serpilirmiş. Bu tohumlar gece olunca göğe yükselir, çocukların yastıklarına düşer, tatlı rüyalar olarak uyanırmış.

Bir gün, küçük bir çocuk gelmiş bahçenin sınırına. Adı Miro’ymuş. Uyuyamayan, rüya göremeyen bir çocukmuş. Gözleri her gece yıldızlara dalar, ama kalbine bir türlü huzur dolmazmış. Bir gece ansızın rüzgar onu Lila’nın bahçesine doğru fısıldamış.

Bahçeye adım attığı anda her şey değişmiş. Ağaçlar eğilip ona selam vermiş, kelebekler ismini söylemiş. Lila onu karşılayıp bir fincan sıcak rüya çayı sunmuş. Çayın içinde vanilya, papatya ve biraz da umut varmış.

— “Neden geldin, Miro?” diye sormuş Lila.

— “Rüya görmek istiyorum,” demiş çocuk, “Ama hiçbiri gelmiyor.”

Lila gülümsemiş. “Senin rüyaların çok kıymetliymiş, bu yüzden geç açan çiçekler gibiymiş.”

O gece Miro, bahçenin tam ortasında uykuya dalmış. Altında yumuşacık yosunlar, üstünde ışıl ışıl yıldızlar varmış. Gözlerini kapatır kapatmaz rüyalar gelmiş. Renkli bir ejderhayla uçmuş, konuşan bir kurbağa ona şarkılar söylemiş, bir de minik bir yıldızla arkadaş olmuş. Uyandığında yüzünde ilk kez gerçek bir gülümseme varmış.

O günden sonra Miro, her gece Tatlı Rüyalar Bahçesi’ne gitmiş rüyalarında. Lila ona rüyaları nasıl dikileceğini, kalpten geçen dileklerin nasıl çiçeğe döneceğini öğretmiş. Miro büyüdüğünde bahçeyi devralmış. Ve artık her gece, rüya göremeyen çocukların yastıklarına birer rüya tohumu bırakan kişi olmuş.

Ve böylece, Tatlı Rüyalar Bahçesi her zaman yaşamaya devam etmiş. Belki bu gece senin yastığına düşen o güzel rüya da Miro’dan gelmiştir, kim bilir?

Gök kadar yumuşak uykular, yıldızlar kadar parlak rüyalar seninle olsun…

Benzer Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz