Uzak bir galaksinin kenarında, hiç kimsenin haritada göstermediği, ama kalbiyle hisseden herkesin bir gün mutlaka bulduğu bir gezegen vardı: Pulpa.
Pulpa, sesle büyüyen bir gezegendi. Burada ağaçlar ninnilerle uzar, nehirler şarkılarla akar, taşlar bile şiir okunduğunda yumuşardı. Ancak Pulpa’nın bir sırrı vardı: Seslerin içten gelmesi gerekirdi. Sahte bir söz, yapmacık bir kahkaha ya da yalan bir ezgi… Pulpa’yı hasta ederdi.
Bir gün, uzak bir evrenden Gümüş Sessizlik adında görünmez bir varlık geldi. Bu varlık, seslerden korkar, duygulardan rahatsız olurdu. Pulpa’ya sinsice yayılarak bütün sesleri yutmaya başladı. Kuşlar sustu. Ağaçlar büyümeyi bıraktı. Göller susuzlaştı. Pulpa solmaya başladı.
Tam her şey bitecek sanılırken, Ses Tozları adı verilen minicik canlılar ortaya çıktı. Bu canlılar o kadar küçüktü ki, bir kar tanesinin içinde bile on tanesi sığardı. Ama kalpleri, koca bir ormanı saracak kadar parlaktı.
Aralarından dördü, gönüllü oldu:
- Liva, içine kapanık ama duyguları en derin olan,
- Pik, sesi olmayan ama iç sesi yıldızlar kadar gür olan,
- Zoto, kelimeler yerine renklerle konuşan,
- Ve Mi, sadece kahkaha atabilen küçük bir toz tanesi.
Bu dört minik kahraman, Büyük Dilsiz Dağına tırmanmak zorundaydı. Çünkü orada, Gümüş Sessizlik’in kalbi olan Boş Yankı Taşı saklanıyordu. Efsaneye göre, o taşa gerçek bir ses değerse, Sessizlik yok olurdu.
Ama sorun şuydu:
Hiçbiri “normal” bir ses çıkaramıyordu. Liva çok utangaçtı. Pik hiç konuşamıyordu. Zoto’nun dili yoktu, sadece renk çıkarıyordu. Mi ise yalnızca gülerdi!
Tam umutsuzluğa kapılmışlarken, birbirlerine sarıldılar. O anda, Liva gözyaşlarıyla içindeki melodiyi fısıldadı. Pik düşüncelerini Liva’nın melodisine ritim yaptı. Zoto gökyüzünü mavi ve morla boyadı. Mi ise öyle bir kahkaha attı ki, yankısı yıldızları titretti.
Bu karışımdan öyle güçlü bir “içten ses” doğdu ki, Boş Yankı Taşı çatladı ve Gümüş Sessizlik sonsuza dek dağıldı. Pulpa yeniden sesle, renkle, duyguyla doldu.
O günden sonra her Ses Tozu doğduğunda bir fısıltı duyar:
“Sesin ne olursa olsun, eğer içtensen, Pulpa seni duyar.”
