Bir varmış, bir yokmuş… Uçsuz bucaksız bir denizin ortasında, dalgaların nazlı nazlı okşadığı, gözle görülmeyen sihirli bir ada varmış. Bu adada denizin en derin sırrı saklıymış: Maviş Prenses Neria.
Neria, denizkızlarının kraliçesi olan Liraya’nın tek kızıymış. Saçları deniz yosunu gibi yeşil, gözleri gece parlayan inci gibiymiş. Ama diğer denizkızlarından farklı olarak, Neria’nın en büyük hayali karaya çıkmakmış. Çünkü her gece suyun yüzeyine yaklaşıp, yıldızlara bakar ve insanların hikâyelerini dinlermiş martılardan. Merakla dolu kalbi, bir gün onu bambaşka bir serüvene sürüklemiş.
Bir sabah, deniz durgun ve sessizken, Neria mercan sarayından gizlice çıkmış. Annesine veda bile edememiş. Dalgaların sırtına binip kıyıya doğru yüzmüş. Sonunda bir balıkçı köyüne varmış. Ama karaya ayak basar basmaz, denizin büyüsüyle bacakları oluşmuş. Artık sıradan bir insan gibi görünüyormuş ama içindeki sihir hâlâ parlıyormuş.
Köydeki insanlar bu güzel ve sessiz kızı görünce şaşırmış. Nereden geldiğini kimse bilememiş. Neria konuşamıyormuş çünkü deniz büyüsü ona ancak su altındayken konuşma hakkı veriyormuş. Fakat kalbinin güzelliğiyle herkesin sevgisini kazanmış. Özellikle köyün en zeki çocuğu olan küçük Ali, onunla arkadaş olmuş.
Ali, Neria’nın gizemini çözmeye çalışmış. Bir gece, Neria’yla sahilde yürürken bir deniz fenerinin altında dileğini tutmuş: “Eğer bu kız gerçekten denizden geldiyse, onu koruyacak güce sahip olayım.”
O anda bir yıldız denize düşmüş ve deniz aniden kabarmaya başlamış. Dev bir dalga, Neria’yı tekrar denize çağırmış. Çünkü annesi Liraya, kızını bulmuş ve onun geri dönmesini istiyormuş. Ama Neria kararsızmış. Karayı sevmiş, insanları sevmiş, Ali’yi sevmişti…
Tam o anda Ali, Neria’nın elini tutmuş ve şunu söylemiş:
“Eğer deniz seni çağırıyorsa, gitmelisin. Ama bil ki seni hep bekleyeceğim.”
Neria gözyaşlarıyla veda etmiş ama bir gülümsemeyle dalgalara karışmış.
O günden sonra her dolunay gecesi, Ali sahile gelip denize küçük bir taş atar ve fısıldarmış:
“Ben buradayım, prensesim…”
Ve söylenir ki, her dolunayda deniz biraz daha parıldar, dalgalar kıyıya bir şarkı fısıldarmış…
Belki de hâlâ Neria’nın kalbi Ali’nin yakınında çarpıyordur…
Gökten üç inci düşmüş; biri denize, biri yıldızlara, biri de bu masalı okuyanın kalbine…