Mercan Sarayındaki Sır

Mercan Sarayı’nda gizli kalmış bir kalbin peşinde büyülü bir deniz yolculuğu.

Bir zamanlar, yeryüzünün en derin okyanusunun kalbinde, kırmızı mercanlarla örülmüş görkemli bir saray yükselirmiş. Güneşin ışıkları bile o derinliğe ulaşamazken, bu saray kendi ışığıyla parıldarmış. Deniz halkı buraya Mercan Sarayı dermiş. Saray, sadece güzelliğiyle değil, içinde sakladığı büyük sırla da meşhurmuş—ama bu sırrı kimse tam olarak bilmezmiş.

Küçük Marin’in Rüyası

Uzak bir kıyı köyünde, annesiyle birlikte yaşayan küçük bir kız varmış. Adı Marinmiş. Marin sıradan bir çocuk değilmiş; her gece rüyasında denizle konuşur, rüyalarında sarı saçlarını dalgalarla tarayan mercan prenseslerini görürmüş. Bir gece rüyasında, mercanlarla kaplı dev bir kapının önünde durmuş. Kapının üzerinde şu sözler yazılıymış:

Marin uyanınca bu sözleri bir kâğıda yazmış. Bu sözler, içindeki merakı büyütmüş. Günlerce deniz kıyısına gitmiş, kabuklara kulak vermiş, balıklarla konuşmuş ama cevabını bulamamış. Sonunda annesine, rüyalarını ve içindeki çağrıyı anlatmış. Annesi gülümsemiş:

Belki de deniz seni çağırıyordur, kızım. Ama her yolculuk cesaret ister.

Denize Açılan Kapı

Bir sabah erkenden Marin, yanına sadece bir taş pusula, bir ip ve sevdiği defterini alarak kayığa binmiş. Kayığı hiçbir kürek olmadan, sanki görünmez bir el tarafından sürüklenerek açılmış açık denize. Deniz sakinmiş ama dipten gelen melodilerle doluymuş. Marin, melodilerin yönünü takip etmiş.

Birden suların altında parıldayan bir geçit belirmiş. Kayık sanki suya batmadan o geçitten geçmiş ve Marin, nefes alabildiği büyülü bir su altı dünyasına inmiş. Karşısında, mercanlardan yapılmış bir saray yükseliyormuş. Kapılar kendiliğinden açılmış.

Mercan Sarayı ve Prens Kael

Sarayın içinde sadece sessizlik varmış. Her köşe, kırmızı, pembe ve mor mercanlarla süslenmiş. En sonunda büyük bir salonda, kristal bir tahtta oturan biri varmış: Prens Kael. Kael’in gözleri cam gibi şeffaf, ama yorgunmuş.

Kael konuşmuş:

Yüz yıllardır bekliyorduk. Sen gelmeden önce her şey suskundu. Mercan Kalp, seni istiyor.

Marin şaşırmış:
Mercan Kalp nedir?

Kael ayağa kalkmış, Marin’i sarayın en alt katına indirmiş. Orada, kocaman bir cam fanusun içinde, kırmızı ışıklar saçan bir kalp çarpıyormuş. Ama ritmi bozukmuş, ışığı zayıflamış. Fanusun üzerine kazınmış bir cümle varmış:

Marin gözlerini kapatmış, kalbin ritmine kulak vermiş. Kalbin içinde bir ses duyuluyormuş. Ağlıyormuş…

Kalbin Anısı

Kalp konuşmuş:
Ben zamanın başında, denizi korumakla görevlendirildim. Ama insanlar beni unuttu. Deniz kirletildi, canlılar kayboldu. Kalbim kırıldı.

Marin gözyaşlarına engel olamamış. Ellerini fanusun üzerine koymuş ve şöyle demiş:
Üzgünüm. Seni unuttuk. Ama seni yeniden hatırlayacağız. Sana söz veriyorum.

Bu sözlerle kalbin ışığı yavaşça güçlenmiş, cam fanus çatlamış, sonra toz olup yok olmuş. Mercan Kalp artık serbestmiş. Kalbin ritmi düzene girmiş. Tüm saray ışıkla dolmuş. Mercanlar dans etmiş, sular şarkı söylemiş. Kael gülümsemiş:

Sırrı çözdün, Marin. Deniz seni seçti. Artık sen Mercan Koruyucusu’sun.

Dönüş ve Değişim

Marin, sihirli bir inciyle yeniden yüzeye çıkarılmış. Annesi onu kucakladığında Marin, artık farklı biriymiş. İçinde okyanusun sesi varmış. O günden sonra, köyde herkes denizi temizlemiş, çocuklar balıkları korumuş, yaşlılar efsaneleri anlatmış. Marin ise her gece kıyıda durmuş, denize şunu fısıldamış:

Ve deniz her defasında, dalgalarıyla cevap vermiş:

“Hatırladığınız sürece, yaşam hep sürecek.”

Benzer Masallar

2 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz