Masal Oku

Zeren, meraklı bir köy çocuğudur ve zamanın ne olduğunu anlamak ister. Bir gün karşısına çıkan gümüş tüy sayesinde Zaman Diyarına yolculuk eder. Burada sırayla Sabır, Acele, Geçmiş ve Şimdi adalarını ziyaret eder. Her adada zamanla ilgili önemli dersler öğrenir. En sonunda anlar ki, zamanın en kıymetli hali “şimdi”dir. Köyüne döndüğünde artık zamanı bilinçli yaşar ve öğrendiklerini başkalarıyla paylaşır.

Masalda, Sayı Diyarı'nda diğer sayılar tarafından sıradan görülen 230 sayısı, Zaman Nehri tersine akınca dünyayı kurtarmak için tek çare olur. Sessiz ve güçlü olması gereken özel bir sayı arandığında, 230 devreye girer ve Zaman Taşı’nı aktive ederek düzeni geri getirir. O günden sonra herkes onun değerini anlar. Masal, her sayının –ve her insanın– bir gün önemli olacağını anlatır.

Yoksul bir köylü kızı olan Elif, ailesine yardım etmek için ineklerini pazara götürürken sihirli fasulyelerle karşılaşır. Fasulyeleri dikip göğe uzanan bir sarmaşıkla bulutların üzerine çıkar. Burada yalnız bir gökyüzü devi olan Vardion’la tanışır. Dev, Elif’e üç sihirli görev verir: müzik taşını bulmak, Altın Kuş’un yumurtasını korumak ve kalbi parlatmak. Elif hepsini başarıyla tamamlayarak gökyüzüyle yeryüzü arasında dostluğu yeniden kurar. Geri döndüğünde ailesiyle birlikte bolluk içinde yaşamaya başlar ve köyüne umut getirir.

Serenova adında bir köyde yaşayan meraklı bir kız olan Lina, büyükannesinden duyduğu efsanevi Zamanı Donduran Sandık’ı bulmak için yola çıkar. Sisli bir dağın zirvesindeki gizli mağarada bu sandığı bulur. Sandığı açtığında zaman durur ve Lina’ya geçmişi görme şansı verilir. Annesinin kendisini korumak için gittiğini öğrenir. Sandık ona zamanı durdurma fırsatı sunar, ama Lina zamanı akışına bırakmayı seçer. Ödül olarak, zamanı hissettirecek yıldızdan yapılmış bir kolye alır. Köyüne döndüğünde artık zamanı daha derin ve bilgece yaşamayı öğrenmiştir.

Renkova adında renkli ve neşeli bir köyde yaşayan Elif, gökkuşağını çok seven bir kızdır. Bir gün gökkuşağı uzun süre görünmez ve köydeki neşe kaybolur. Elif, gökkuşağına özlem dolu bir mektup yazar ve mektubunu gökyüzüne gönderir. Ertesi sabah, gökkuşağı yeniden ortaya çıkar ve Elif’in sesini duyduğunu fısıldar. O günden sonra gökkuşağı her zaman Elif’in penceresine uğrar. Elif büyüyüp yazar olur ve gökkuşağını anlattığı masallar yazar. Masal, inanan kalplerin sesinin gökyüzüne bile ulaşabileceğini anlatır.

Yedi küçük oğlak, anneleri pazara gidince evde yalnız kalır. Anne keçi, kötü kalpli tilkiye karşı dikkatli olmalarını öğütler. Tilki, anneleri gibi görünmeye çalışarak kapıyı açtırmak ister ama oğlaklar onun sesini, patilerini ve davranışlarını fark ederek aldanmaz. Sonunda tilkinin yalnız olduğu ve arkadaş aradığı ortaya çıkar. Oğlaklar ona bir şans verir ve tilki iyi biri olur. Böylece dostluk kazanır, düşmanlık biter.

Keloğlan, halkı haksız yere soyan kötü vezirin yaptıklarını öğrenir ve durumu padişaha bildirmek için saraya gider. Zekâsıyla vezirin gerçek yüzünü ortaya çıkarır. Padişah, Keloğlan’ın doğruluğunu takdir eder ve onu vezir yapmak ister ama Keloğlan teklifi reddedip köyüne döner. Padişah ise halkına sahip çıkar ve ülkeye adalet geri gelir.

Zira adlı meraklı bir kız, gölgesi hiç hareket etmeyen gizemli Kristal Şato'nun sırrını çözmek ister. Eski bir harita sayesinde şatonun altında gizli bir labirent olduğunu keşfeder. Gölgeden açılan kapıdan içeri girer, bilmeceleri çözer ve şatonun karanlığa hapsolmuş kalbini bulur. Cesaretiyle gölge yaratığı özgür bırakır, şatonun lanetini kırar ve kasabaya yıllar sonra yeniden güneş ışığı getirir. Zira'nın cesareti, karanlıkta bile ışığın doğabileceğini kanıtlar.

Keloğlan ve uzun boylu arkadaşı Uzun, kuraklıkla boğuşan köylerini kurtarmak için yola çıkar. Bir mağarada karşılaştıkları bilge, onları geçmişe götürerek suyun kaynağını bulmaları gerektiğini söyler. Zaman kapısından geçip geçmişe giderler ve Altın Pınar’ı devin kapattığını görürler. Keloğlan zekâsıyla plan yapar, Uzun devin dikkatini çekerken Keloğlan suyu tekrar serbest bırakır. Dev hatasını anlar, özür diler. İkili köye döner, köy tekrar canlanır. Masal, dostluğun ve cesaretin önemini vurgular.

Yaşlanıp işe yaramaz hale gelen bir eşek, sahibi tarafından terk edilince Bremen’e gidip müzisyen olmaya karar verir. Yolda aynı kaderi paylaşan bir köpek, bir kedi ve bir horozla karşılaşır. Dört hayvan birlikte yola çıkar. Ormanda bir haydut evini bulurlar, haydutları korkutup kaçırarak evi ele geçirirler. Bremen'e gitmekten vazgeçip bu evde birlikte yaşamaya başlarlar.

Renkli Orman’da yaşayan hayvanlar, her soruyu yanıtlayan Bilgi Ağacı’ndan öğrenmeye bayılır. Küçük sincap Mino ve arkadaşları, merak ettikleri şeyleri sormak için her gün ağacın yanına gelirler. Bir gün Bilgi Ağacı sessizleşir ve onlara artık bilgiyi paylaşmaları gerektiğini söyler. Bunun üzerine hayvanlar “Bilgi Günü” düzenleyerek öğrendiklerini birbirlerine anlatmaya başlar. Böylece orman, hem renkli hem de bilgeliğiyle ünlü hale gelir.

Fakir bir değirmencinin en küçük oğlu, miras olarak sadece bir kedi alır. Ancak bu kedi sıradışıdır: konuşur, çizmeler giyer ve efendisini zengin yapmak için zekice planlar kurar. "Çizmeli Kedi", efendisini "Marki Leo" olarak tanıtır ve krala nadir hediyeler sunarak onun güvenini kazanır. Bir gün kralın yeğeni, Prenses Elira, Ejderha Dağı'nda kaybolur. Çizmeli Kedi ve efendisi prensesi kurtarmaya gider. Dağda, lanetli bir ejderhanın aslında zamanında krallığı koruyan eski bir büyücü olduğu ortaya çıkar. Onun laneti çözülür ve prenses kurtarılır. Kral, cesaretlerinden dolayı Marki Leo’yu ödüllendirir; ona topraklar verir ve prensesle evlenmesini sağlar. Çizmeli Kedi ise sarayda başdanışman olur. Böylece zeka, sadakat ve cesaretle her şey değişir.